skip to main |
skip to sidebar
Gönderen
bad-ı saba
zaman:
11:21
Tarih:21 Haziran 2010,
Saat:19.00,
Yer:Memleket/ Odam
Odamın tam karşısındaki komşunun duvarına, odamın çatısının üzerindeki elektrik direğine büyük bir hırsla tırmanmış asmanın akşam güneşiyle dansının gölgesi vuruyor. Ders çalışmamak için binbir bahane üreten ben, kafamı fotokopi kitaptan kaldırır kaldırmaz haylazca gülen bu gölgenin oyunlarına kapılıp gidiyorum. Türlü türlü haylazlıklarla adeta bana iki gün sonra olan sınavımı unutturmaya çalışıyor. Kah bir denizatının miskin kıvraklığı kah en fantastik edebiyattan fırlama şu birleşikparça-binbiryama hayvanlar beliriveriyor gözümde.
Az önce Kartal kafalı, uzun tırnaklı, elleri olan bir ejderhaya dönüştü. Kanat çırpıp odamın camının içinden içeri giriverecek gibi... Sonrasında fil hortumu olan, leopar kulakları ve yine kanatlı iki ayağı üzerine dikilmiş garip bir yaratık...
Şaşıyorum; gözlerimin ve beynimin oynadığı oyuna.
Ve tekrar gerçek dünyaya ayak basıp dersime dönüyorum.
Not: İki dersten birinden geçip birinden kalmıştım.O yüzden tekrar İstanbul'a geldim. Sınavım da şükür ola ki iyi geçti. Hocalar bir pislik yapmazlarsa bu dönemi tarihin tozlu sayfalarına gömeceğim:)Bir kaç gün arkadaşlarla takılıp tekrar döneceğim.
2 yorum:
hem romantik hem ormantik:)
burdaki yorumları niye göremiyorum ben yahu?
Yorum Gönder