pirizi bırak aksiyonu

Not: Bu bir prison break taklidi değildir tamamen gerçek olaylardan ibaret bir durumdur.
    Uzun zamandır yazamıyorum sevgili blogdaşlar. "Nirelerde fink atıyon kimbilir" diye huysuz kocakarı edalarıyla söylenenlerinize  cevabım bir avuç çemkirik olurdu ama mübarek aydayız, bayramlık ağzımı bayrama saklıyorum elbette ki:)


   Uzun lafın kısası(burda hep aklıma şu Rus arkadaşın ingilizce söylediği "long story short" deyimi geliyor ya nedense) köprünün altından epey bi su aktı.  Geçen sulardan birisi ise "Er kişi üniversiteyi bitirince baba ocağında kalmamalıdır" oldu. Çünkü bu yüzden şu an ev dışında bi yerlerdeyim. Peder Bey'le oldukça sıkı geçen bir hesaplaşmadan sonra evden kaçtım. Evet evden kaçtım bildiğin. Çantamı (Dikkat valiz değil. Çünkü çabuk döneceğimi biliyordum.) hazırlayıp bir öğle saatinde odama veda ettim. Ve doğruca Gülliyeciğimin (bu da kim lan diyenlere belki bir blog yazısı sözü verebilirim.) döşü kıllı göğsüne koştum, beni bekliyordu. 


   Yolda annem farketmiş evde olmadığımı. Aradı beni. Peder Bey'in telefonun diğer tarafından çıkma ihtimalini düşünerek ayaklarım titredi biraz ama yiğitliği de boka sürdüremezdim ve ağzımda tükürüklerimi biriktirmiştim. Beklediğim manzara oldukça farklıydı çünkü. Annem oldukça üzülmüş Peder Bey'in aksine ve dahi benim düşündüğümün... "Ben sizin için katlanıyorum yıllardır bu adama siz giderseniz ben ne yapayım şimdi?" deyince benim kopçalarım koyvermişti. Ne yapayım; annem benim her zaman yumuşak karnım, hayır diyemediğim zaafımdır. 


    Ve bugün geri döneceğim ama tabi ki belli şartlarımı da öne sürmeden değil. Varlığımın kabulünü, kimsenin yargılanmadan özgürlüğünden alıkonulamayacağını, seçme ve seçilme hakkımı(arkadaşlarımdan bahsediyorum sadece) vesaire vesaire...(önemli olan ileri sürmek değil kabul ettirmek diyor şerefsiz içsesim)


  O değil de Gülliyeciğimle de çok az vakit geçirebildik. Onun da çalışmak zorunda oluşu bu durumu etkiledi tabii. Et Tekrar-u ahsen velev ki yüz seksen demiş eskiler. Ne demişler dersen sevgili blog bu durumun tekrarına işaret ediyor. Ama tabi ki evden kaçmak kısmının kesilmiş versiyonunu ve "previosuly on pirizi bırak" şeklinde bi giriş görmek istiyoruz.

9 yorum:

Üzüldüm olaylara. Sabirli olmalisin. Kimsenin kalbini kirma ;-)

 

evet evet gülliye hakkında yazmalısın. bi de senin kaleminden okuyalım. :P ayrıca aileyle yaşıyosan baskı altına alınmayı kabul etmişsin demek oluyo genelde, üzgünüm ki. :/

 

Bu Gülliye şahsiyeti kimdir acep? Merak içerisindeyim...

 

Bikomoko çok haklı. ailenin yanına geri dönmek zor oluyor. ki benim gibi hiç bir daha dönmeyi beklemezken bir anda olunca.. :) 2 sene sabrettim ve yine ayrı evde buldum kendimi. ama özlüyorum da kendilerini :))

 

hadi hayırlısı! benimde kaçasım var anadolu yakasında bir iş bulabilirsem...

 

@adsız: merak etme kimsenin kalbi kırılmadı ama annem oldukça üzüldü mesaj yanlış kişiye iletilmiş oldu:(

@ev oğlanı: sanırım biraz haklısın ama istanbulda da devam edemezdim çünkü ev arkadaşlarımla aramda derin bi kopukluk olmuştu herhangi bi kavga filan yok ama çok sıkılmıştım o ortamdan dolayısıyla zorunlu bi seçim oldu aslında en kısa zamanda da kurtulmaya çalışıyorum ama biraz daha var zamanı elbette ki.

@bikomoko: öyle yapıyorum az biraz kaldı bakalım:))

@Gauke: ağzımdan laf almaya çalışıyorsun yemezlerrr:))) sabret accuk zamanla tanıdıkça ben de size tanıtacağım:)

@haplo: ya insan hayatı çelişkilerle dolu işte. aynı durumu yaşıyacağımdan emin olabilirsin gitmek mi zor kalmak mı durumlarını ne yapsam ne etsem de bi kenara itebilsem bilmem ki:) ama şimdilik gitme taraftarıyım orası kesin zor olsa da yapılmalı vakti gelen...

@karakedi: valla fırsatın varsa durma:)

 

Aaa o lafı ben de bilirim. "Tekrar etmekte fayda vardır, 180 kere olsa bile" (aslında minyavuzaanen olmalıymış:P)

 

oovvv hemen de araştırma ruhumuz ortaya çıkmış:)))

 

bu olay üzerine araştırmadım ama beni bilirsin, araştırmacı bloggerım ben oolum:)

 

wibiya widget