Serhatın mimi

    Ah bu Serhat yok mu gene mimlemiş beni.Zor sorular sormuş benim gibi hafızası beş saniye olan birisine.Ben kimseyi mimlemeyeceğim. Varsın canı sıkılan varsa(mesela canı sıkılan adam gibi:)) cevaplasın:)


   Bu senenin Karmaşıklar listesinde en'ler kırmızı halıda:
  Bu sene baştan başa tam bir karmaşa idi zaten. Yaklaşık olarak beş yıl süren bir yalan maceramın vurucu ters köşe hareketini bu sene yaptım.Birinci sınıfta çapraza düşmek gibi saçma sapalak bir yönetmelik vardı okulda ve ben bunu başardım.İlk dönemlerini almadan ikinci dönem derslerini aldım.Daha da garibi dört sene boyunca çaprazda gayet başarılı gittim.Hatta en zor sınıfta yani 3te ortalama bile yaptım. Ama gel gör ki çapraza düştüğümü aileme söylemedim. Onlara hep yalan söyledim taa o zamandan bu zamana. Dolayısıyla son sınıfta dersim kalınca okul beşe uzamış oldu. Bunun da anlamı Şemsiyenin beni çağırıyor oluşuydu. Yalanlarıma yeni yalanlar ekleyerek nur topu gibi büyüttükçe büyüttüm onları, sonra leviathan gibi beni yiyecekler diye korktum. Ama artık bi kere şemsiye açılmıştı. Tek dersim kaldığını, sınavına girdiğim halde geçemediğimi söyledim. Ama aslında iki dersim kalmıştı. Altın vuruşum bu oldu. Normalde vücudum istemsiz olarak ya kızarır ya bi şekilde tepki verir ve yakalanırım yalan söylediğimde ama o kadar profesyonelce yaptım ki bu işi kendimden bile korktum.:)

   Kötüyüm ben kötüyüm diye ortalıkta fink atanlar:
   Benim için hayatımdaki en sıkıcı en berbat senelerden birisiydi. Can kırıklarımın ve pişmanlıklarımın sayısı arttı. Aynı zamanda mezuniyet yakınlaştıkça İstanbul'dan ayrılma korkusu da eklendi. Hem gitmek isterken hem de kalmayı istemek gibi enteresan bi çelişki var içimde bi türlü atlatamadığım.Salak yerine konduğum zamanlar oldu. Ki öyleydim sanırım, kendim izin verdim buna biraz da... Babamla olan ilişkim ya da zaten olmayan güvenim iyice sarsıldı.


   2010'un Güzellikleri:
   Blog açmak başıma gelen en iyi şeydi. Bir kaç derttaş ve gönüldaş edinmek ise burdan daha da güzeldi.İkinci kez dünya tatlısı bir yeğenin dayısı olmak ise paha biçilemezdi.Bu sefer erkek olması ve bana benzediğini söyleyenlerin sayısının çokluğu beni iyi hissettirdiyse de bu durum onun benim gibi olması endişesini engellemedi gerçi ama gene de güzeldi:)


   Yeni yıla girişim:
    Fakülteden mezun olmuş, ununu eleyip eleğini duvara asmış samimi arkadaşlarımdan birinin ablası vardı Sakarya'da. Bizi de tanıyordu. Hepimizi oraya davet etti. Hepimiz orda idik.Sanırım biraz yaşlandık.Sadece evde oturup sohbet muhabbet film izledik filan.:)Gerçi insan sevdiği insanlarla beraber olunca sanırım nerde ve ne yapıyor olduğunun pek de bi önemi yok.İşin en güzel tarafı da tabi ki bütün gece durmadan tıkınmış olduğumuzdu. Arkadaşlar doğum günümü ve yılbaşını birleştirip geçen seneki gibi toplu sünnet törenleri gibi organizasyon yapmışlar. Aşifteler gerçi doğum günü kekimi kendime yaptırdılar ama neyse. Hediyeler alıp verildi. İlginç bir hediye de aldım Bir boru anahtarı napacaksam artık:)Hani bu tür işlerden anlayan bi insan da değilim:) 

   Neyse sizinki de umarım iyi geçmiştir.Son olarak da Serhat'ın blogunda yaptığı gibi ben de hoşuma giden müzikleri sürekli güncelleyerek sağda paylaşmaya karar verdim.Umarım beğenirsiniz. Hadi sağlıcakla kalın.

1 yorum:

Ben bu mimi cevaplamış ve Serhat'ı mimlemiştim zaten:( yoksaa havada kapardım:)))

 

wibiya widget