sallan boyun göreyim:)

    Rahmetli çerkez dedem arasıra avlanmayı severmiş. Pek silahlardan anlamam ama evin baş köşesinde her daim asılı duran tek kırma bir tüfeği vardı. Yanında da bir omuz fişeği ya da saçmaları... Hatta nenem de bir vakit evinin karşısındaki dağda domuz görmüş ve kaptığı gibi tüfeği bir iki el ateş etmişmiş. Öyle de mert ve okkalı kadındır. Ben erkek ve genç halimle bile elime almaya korkarım tüfeği.Aramızda kalsın bu he!:)Aşırı astımdan dolayı bırak ava gitmeyi hacetini gidermeye bile zorlanıyordu son zamanlarında. İnsanoğlu işte; önce civanmert, kabına sığmaz, kanı deli akan biri iken sonrasında yatağın deli gömleği misal sarıp sarmalayan acımasız kollarına mahkum oluveriyor.

   Gençlik yıllarından birinde kaç gün üstüste ava gitmiş. Ama hiç birşey vuramadan gelmiş eve. Annem de o zamanlar yeni yeni palazlanmaya başlamış bir çocukmuş. Dedem üçüncü gün tekrar ava gitmek için hazırlandığında annem yakınır bir sesle:

  -Kaç gündür gidiyorsun gidiyorsun hiç birşey vuramadan bacaklarını sallayıp geliyorsun, demiş.Dedem de buna karşılık bişey demeden evden çıkmış.

   Bizim köy iki dağın arasındadır. Karşıdaki dağın eteklerinde bağlar, köylüye ait bahçeler filan vardır. Dedem işte daha o bahçelere yeni girmişmiş ki çalının ardında bir çıtırtı duymuş. Hemen doğrultmuş tüfeğini, tavşanı vurmuş, daha uzun zaman geçmeden  eve gelmiş.

  -Bu sefer bacaklarımı sallayıp gelmedim, bak! demiş dedem.Annem sevinç çığlıkları atmış tabi. Evde bir bayram havası...

   Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen bile  eliboş eve döndüğüm takdirde, rahmetle dedemin anılmasından sonra bu olay anlatılır. Ve hep birlikte tekrar gülüşürüz.

2 yorum:

bacaklarını sallayıp geliyorsun :)) bu çocukluk ne güzel şey yahu,
düz, tatlı, samimi.

 

hep çocuk mu kalsak acaba:))

 

wibiya widget