damarlarımızdaki öküz

  Bir vakitler bahsettiğim ahanda şu yazıda  bi Rus arkadaş vardı. Biz bununla haftada bir filan görüşmeye devam ettik. Hoş çocuk güzel çocuk. O benim melankolik tavırlarımı dinler, ben onun aşk maceralarını derken biz epey samimi olduk. Tabi bu arada ben ingilizcemin seviyesini geliştirirken onun da Türkçe seviyesini hayli yükselttim:)

  Bu çocukla bir vakit Taksim'de buluşmuş öle havadan sudan sohbet ederken yanımıza yaklaşık 6.sınıfta olabilecek bi çocuk geldi. 

  -Abi be! Gözler süpermiş. Saçların da öyle.Tuttum bu tarzını. Kız olsam sana verirdim. Abi ya! Gerçek mi gözlerin, saçların filan boya mı yoksa, şeklinde laflar ediyor. Bizim eleman az çok anlasa da hepsini anlamıyor tabi.

  Ben içimden usul usul söyleniyorum: "Ne abaza, öküz bi milletiz aq. Daha ufacık yaşta başlıyoruz millete sarkmaya, taciz etmeye.Gel de bunun 10 sene sonraki halini gör.Ya da vazgeçtim görme! Erkekler olarak muhtaç olduğumuz öküz zaten damarlarımızda geziniyor ama bi tut be abicim. Bi dizginle içindeki hödüğü. Bi hoooo deyip durduruver o ayıyı. Allah irade vermiş. Bu kadar mı zayıf irade denilen dizginin? Hani başka yer olsa gene bi nebze anlayabilirim de Taksim'de bari bi rahat bırakın, bi siktirin gidin yaaa."

   Ben çocuğun söyledikleri için özür diliyorum gene. Kendisi için problem olmadığını bir çok kez insanların böyle davrandıklarını söylüyor. Ne acı!

  Olayı bağlayacağım nokta şu: Yılbaşı yaklaşıyor. Mümkün olduğunca uzak duruyorum Taksim'den yılbaşlarında. Orda o rezilliği çekmektense kendi kendime sakince eğlenmeyi yeğlerim. İnsanlarımız eğlenmeyi bilmedikleri gibi içmeyi de bilmiyorlar. Ben, daha çok bir sonraki günde neler olmuşçulardanım. Açarım televizyonu haberlerde bakarım millet ne komik durumlara düşmüş diye. Siz de sonraki gün açın TV'yi seyreyleyin cümbüşü, hengameyi... 

   Taksime gitmeyip ne yapacak bu çocuk diye soracak olursanız planlarım hazır geç de olsa. Arkadaşlarla birlikte olacağız Sakarya'da toplanacağız. Ohhh bizim kızlar yemek yapacaklarmış. Tam benlik bir yılbaşı. Yeni yıla yemek yiyerek girmek ve bütün yıl yemek yemek...! Yer miyim acaba? Iyyğğğkk evet çok iğrenç oldu. Gerçi sınavlar çok yakın olduğu için bütün gece yusuf'la ilgili fantaziler kuruyor olacağım muhtemelen ama ne yapalım artık anı yaşamaya odaklanacağım. Neyse hadi kalın sağlıcakla:)

     

4 yorum:

Nedense bizim arkadaşlarda da hac vazifesi gibi, yılbaşı gecesi Taksim'e uğramadan yeni yıla girilmez gibi bir düşünce vardı :))
Onları ikna edebilene kadar çok uğraştım..
Sonunda başardım, bu yılbaşını benim evde home party şeklinde kutlama kararı aldık :)
Artık Taksim'i aratmayacak bir organizasyon yapmam şart oldu :)

Sana da şimdiden mutlu yıllar diliyorum ;)

 

insanların bi çoğunda var Cem bu anlayış.garip geliyor bana.
home party kesinlikle beni daha çok eğlendirir. çünkü orda sadece sevdiklerim olacak.özel ve güzel olacak eminim yani:)
Teşekkürler efenim size de mutlu yıllar:)

 

İnsanın sevdiği yanıbaşında olduktan sonra en güzel eğlence çekirdek çitleyip tv izlemek. Hangi kanalda dansöz var diye gezinmek. Sevdiği yanında yoksa... Ben böyle sarayın diyim anlayın siz.

 

e öle Bilge.Neyleyim köşkü neyleyim sarayı içinde salınan yar olmayınca diyor bir şarkı:)

 

wibiya widget