bir yaz günü

   Yazın en civcivli sıcaklarının olduğu günler... Otursan dert, yatsan dert, kolunu koysan dert, kaldırsan gene dert; mayış mayış bir sıcak yani.
Bir nebze de olsa geceleri rahat nefes alabiliyor ve gündüzün sıcak hararetinden sonra kendimize gelip arkadaşlarla iki lafın belini kırabiliyorduk.

   Yaz günü bile olsa saat 11 dedi mi el ayak kesilir, sokaklarda birbirini gizliden gizliye kesip kurşun atacak kedi köpekten başka mahluk kalmaz ve Teksas katliamını çeksen kimsenin kılı kıpırdamaz bir yerde yaşıyorduk.

   Mahallenin meydanında ortasında havuzu olan, fışkiyesinden(fıskiye değil dikkat:) su fışkıran, ağaçlıklı kahvenin parkında oturuyorduk. Tabi bütün kış derslere girip çıkmışız yorulmuşuz yazın sıcak günlerinin bu serin akşamlarında eş dostla yarenlik edeceğiz, hakkımız malum. Biz öyle düşünüyoruz en azından.

   Gece devriyesi gezen polisler bizi görünce it kopuk tayfadan olmadığımızı bildikleri için bize baktıklarında hafif bir baş selamı ve yapmacık bir gülümsemeyle  yetiniyoruz. 

   Evler genelde müstakil ve bahçelidir. Ama tabi bu hiç apartman olmadığı anlamına gelmiyor. Olanlar da gerçi öyle şapka düşürtecek cinsten değil. En fazla üç katlı.

   Mahalle meydanında da böyle bir apartman var. Ve kapısı da açık bırakılıyor-muş.Biz sonradan farkediyoruz tabi bu durumu.Ama aldırış da etmiyoruz bu duruma. çünkü zaten fısıltı halinde konuşuyoruz kimseyi de rahatsız etmiyoruzdur herhalde diye hepimizde bir kanı var. Meğer ediyormuşuz. Sıcaktan bunalıp da entarisinin eteğiyle malum yerlerini serinletmekten ve sivrisinek cırıltısı dinlemekten yorulmuş ; kovalamaktan bıktığı o sivriseneğe karşı olan hıncını bizden çıkarmak isteyen bir yaşlı teyze varmış o evde. Önce devriye gezen polisler yanımıza geldiler. Biz her zamanki tüm sevecenliğimizle baş selamımızı verip hafif de gülümseme görevimizi hallettikten sonra gideceklerini sanırken birisi: " Gençler! gürültü yapıyormuşsunuz, uyuyamıyorlarmış. Dağılsanız artık? Bak vakit geç de oldu." dedi. " Yok valla abi! Fısır fısır konuşuyoruz zaten, biz zor duyuyoruz birbirimizi." ezikliği içerisinde çırpınırken daha fazla devlet memuruna mukavemet etmek yerine çalıyı dolanmayı tercih etmiş ve paşa paşa fırından çıkan, elini dilini yakan simitlerden alıp evlerimize dağılmıştık.

    Ama tilkinin de kürkçü dükkanından başka gidecek yeri yoktu elbette. Ertesi gün gene gitmiştik aynı yer, aynı zaman. Yaşlı teyzenin uğraşacak bir kocası olmasa gerektir ki polislerin bizim için vız gelip tırıs gittiğini görünce işe kendisi el atmaya karar vermiş ve balkona çıkarak olay mekanını har vurup harman savurmuştu kelimenin  tam anlamıyla. kelimeleri ağır ve yürek dağlayıcıydı.Burda dillendirmek bile tekrar gözlerimin dolmasına sebep oluyor.(bu yaşlı teyzeler de daha bir ağızları bozuk oluyor:))

  Kaderin oyununa bakın ki üçüncü gece gidecek başka bir yerimiz olmadığı için tekrar gelmiştik aynı yere. Bu sefer teyzem önlemini almış ve  bizim gelme ihtimalimizi göz önünde bulundururak sonraki hamlesi için hazırlıklarını tamamlamıştı. Biz tüm olacaklardan habersiz  yeme yaklaşan ürkek ceylan misali teker teker toplanmıştık ve koyu bir sohbete kendimizi kaptırmıştık. Kah gülüyor kah in-cin hikayeleriyle tüylerimizin diken diken olmasına yol açıyorduk. Tam bu sırada elmacıklarına iki parmağıyla kömür karası çalmış teyzem balkona çıkmış ve bize yukardan bir tuğla atmıştı. Zaten ürkünç hikayelerle hepimiz diken üstünde olduğumuzdan bu müthiş gürültü karşısında vecde gelen cemaat misali "ALLLLLLLAAAAAHHH!"  diyerek yerimizden zıplamış ve gece vaktinin sessizliğini yırtan bu muazzam patlama sayesinde nutuklarımız tutulmuş vaziyette ne olduğunu anlamaya çalışmıştık. Ama bunun için fazla bir çaba sarfetmemize gerek kalmamış, gözlerimizi balkona çivileyip kalmıştık. Oradaydı teyze; yıllardır gelinine, kardeşlerine, polislere, belediyeye, hatta oy vermiş olduğu partisine karşı biriktirdiği ne varsa bir çırpıda boşaltmıştı.

   Hepimiz bu işin sonunun hayra gitmediğini eğer biraz daha orada kalmaya ya da buluşmaya devam edersek teyzemin dede yadigarı kırmasıyla tanışmak zorunda kalacağımızı anlamıştık. Ve bir daha da gece 3 civarlarında o evin yakınlarından geçmemiş, dersimizi çok güzel bir biçimde almıştık.


Not:şu twitter bana pek bi saçma gelmişti ama.bakalım açtım gene de başladım yazmaya:https://twitter.com/#!/birdeliolsamya

2 yorum:

Ya o korkmuş halini görmeye para bile verirdim be:))
Bu arada teyze de fenaymış valla.

 

ahahahh Aslı birden gözümde testere gibi bir kadın gördüm:))) çok fenaydı hem de:)

 

wibiya widget