inek!

  Şu inek milletine her zaman için bi sempati beslemişimdir. O ne rahatlıktır öyle. Hiç canını sıkmaz. Sanki bütün dünya kebap, ohhh!!! Dünya yansa bir tutam otu yanmaz garibanın.  Sanırsın ki hayvana bakınca böyle nirvanaya filan ulaşmış. Belki de bu yüzden kutsal sayılır Hindistan'da, kimbilir!

   Gerçi bu noktada kendisini aşağıladığım sanılmasın. Ben sadece bu memleket hayvanımızın ne kadar da mütevekkil bir yapıya sahip olduğunu söylemeye çalışıyorum, özeniyorum da işin açıkçası bu tavrına. 


 Aynı zamanda pek bir sevimli yüz çehresine sahiptir. Hele hele yavrularının zıp zıp zıplaması benim de içimde böyle hop hop hoplayasımı getirir. Zamanla olgunlaşıyor tabi. Sakinleşiyor ve kendisince bir felsefeye sahip olabiliyor:


Erişir menzil-i maksûduna âheste giden
Tîz-reftâr olanın pâyına dâmen dolaşır.
(Yavaş yavaş ilerleyenler maksatlarının son durağına erişirler;
acele edenlerin ise etekleri ayaklarına dolaşır.)

   Lisedeyken mecazi anlamda benim için de kullanırlardı ama o zamanlar gençlik çağlarımdı tabi(danaydım herhalde o vakit.:)) Kızın birisinin yıllığıma şu satırları yazdığını hatırlıyorum: "Hep çalışmadım çalışmadım deyip de doksanları yüzleri götürüyordun ama..." şeklinde yarı sitem yarı kıskanma dolu bir duygu höykürmesiydi onunkisi. "O eski halimden eser yok şimdi" şarkısı devreye giriyor bu noktada. Baksana okulu bile bitiremiyorum. Ah ahhh!!!:)  Olayı da böyle geldiği noktadan sapıtarak getiririm işte.:) kalın sağlıcakla...

wibiya widget