Ağa kapısı

  İstanbul'da yaşıyorsanız ve hala Ağa Kapısı'nı keşfedip gitmediyseniz ya da götürülmediyseniz lütfen gidip kendinize bir lahit bulun ve içine girip yatın. Nasıl olsa zaten dünyadan bihaber yaşıyorsunuz ve henüz tadılmamış dünya nimetlerinden kam almadan da göçüp gideceksiniz demektir.:)

  İşin şakası bir yana bu mekan herhalde İstanbul'u gören gözün ondan etkilenmesini en iyi sağlayan mekanlardan. Şimdiye kadar götürüp de kötü diyenini duymadım, görmedim. Çarpılır da hafizanallah kötü derse. Tövbe etmesi vacip olur kendisine. 

   Kargacık burgacık aynı zamanda da gıcık yapıları görünce "Keşke İstanbul'u bu kadar hor kullanmasaydık."  şeklinde bir esefle dinleyebilirsiniz şehrin kalbini. "Keşke ona iyi davransaydık."

  Lakin son zamanlarda mekanın kendisiyle biraz kırgınlık var aramızda. Daha doğrusu ben burukluk taşıyorum bir nebze. Ben onun en eski, yeni açılmış halini bilirim. Daha masalarının sadece bir, bilemedin ikisinin dolu olduğu zamanları. Şimdi büyüdü, adam oldu, kat kat yukarılara açıldı, kalabalıklaştı da beni görmez, vefasını göstermez oldu.  Ama neden gidiyorsun diye soracak olursanız da aramızda eskiye dayanan bir hukuk var. Terk edemiyorum onu. Cilveli-işveli güzel bir kadın gibidir. Çekiciliğinin pek bir farkında, önceden mecburen bana bağlı gibi görünürdü ancak şimdi taliplisi çok olunca bakmaz oldu yüzüme. Varsın bakmasın. Ben onu sevdim bir kere.
    Sabahı ayrı, gündüzü ayrı, gecesi ayrı bir güzeldir. Bir tarafta heybetli Süleymaniye diğer tarafta hangisine bakacağını şaşırdığın Haliç, Boğaz, Galata, Yeni Cami, Topkapı Sarayı... Her mevsimi de ayrı güzel; yazı ayrı sonbaharı ayrı, kışı ayrı...

   Yanına rakip bir yer daha açılmış. Oraya gittim bir ara. Yok, olmadı rahat edemedim orda, huysuzlandım. Sadakatsiz hissettim kendimi. Dedim ne kadar bana yüz vermese de ben ona kaptırmışım kalbimi. Zaten bu kalabalığın sebebi de aslında ben sayılırım bir yerde. Titan zinciri şeklinde büyüdü bu iş. Ben çoklarını getirdim, o çokları da diğer çoklarını. Böylece ünlendi. Zengin mekanı oldu çıktı.

 İsmi de çok manidardır:
"1826 yılına kadar Yeniçeri Ağası'nın resmi makamı olan bina olup Süleymaniye'de İstanbul Müftülüğü ile İstanbul Üniversitesi'nin Botanik Enstitüsü olarak kullanılan yerinde idi. Ağa Kapısı evvelce Çarşıkapı'da iken XVII. yüzyıl ortalarında buraya taşındı. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nm kaldırılışına kadar yeniçerilerin en büyük subayı olan Yeniçeri Ağası burada çalışırdı. Burası, Yeniçeri Ağası'nın komutanlık makamı idi. Yanında ağanın lojmanı ve haremlik kısmı da vardır. Osmanlılarda "kapı" sözcüğü resmi daire anlamına geldiği için buraya Ağa Kapısı, Ağa Dairesi de denmiştir. " diyor internet sitesinde. 

    Diğer söylenmesi gereken de bir çok kimsenin mezarını bilmediği çok meşhur bir kimse de buraya yakın bir yerde  medfundur. Her geçişimde bir burukluk da onun için duyarım. Belki de kendisi öyle istemiştir. Devrin koca mimarı Mimar Sinan'dır bu kişi.Sırtını yaslamıştır Süleymaniye'ye, kıyamete kadar bakacak duracak ve Tanrısı'na: "Ben bununla geldim huzuruna!" diyerek af  ve şefaat dileyecek gibidir. Şimdikilerin ün sancısına inat eseriyle övünür gibidir.


 İşte bu akşam gene oraya gittim. Yüzü pusluydu bugün İstanbul'un; makyajsız yakalanmış gibi bulutlu biraz ama o namesinden birşey kaybetmiş değil. Buruk buruk eve döndüm gene yüz vermedi bana diye... Ama ben gene gideceğim. Belki karşılaşırız da ben olduğumu bile anlamazsınız:) Siz de gitmek isterseniz işte sitesi:

http://www.agakapisi.net

6 yorum:

"götürülmediyseniz" o lahite seni gömecem biliyorsun di mi? Senin gibi rehberi olanın burnu ... çıkmazmış derler. Pislik :D

şu kullandığın kelimeler, o bütünlük kıskandırıyor beni. Sonra kendi kendime hayıflanıyorum ben bu kelimeleri neden bilmiyorum diye.

Ama beni oraya götürmedin ya, aklına kazınırda inşallah hep oaya gittiğinde beni nedn oraya götürmediğini hatırlar, huzursuz olursun. hıh...

 

sabaaaaa, baktığın yerden kafanı biraz sola çevir bizim şantiye görünüyo haberin ola.

Bir de karşıda Küplüce Mahallesi var, ordan da bak sen İstanbul'a.

Kendine iyi bak.
Bucera'nın imza gününde görüşürüz inşallah!

 

@KK:tamam be götüreceğim hala istanbulda olursam gelişine:))

@Kybele:hadi yaa:)) tam olarak neresi bilmiyorum küplüce mahallesi dediğin yer.ama istanbula hayran olmamak mümkün mü ki:))
soru sormuştum ahanda buraya cevap bekliyorum:))yani cevabını verirsen görüşürüz:))

 

Bucera ahanda oraya verdi cevabını :) 6 Kasım'da 12 ilaaaa 16 arasında orda olacakmış. 12 - 16arasında kaçta orada olabileceğimi beyime sormam lazım. :) Seni haberdar edeceğum.

Küplüce Mahallesi Anadolu yakasında.

 

Bucera ahanda oraya verdi cevabını :) 6 Kasım'da 12 ilaaaa 16 arasında orda olacakmış. 12 - 16arasında kaçta orada olabileceğimi beyime sormam lazım. :) Seni haberdar edeceğum.

Küplüce Mahallesi Anadolu yakasında.

 

gördüm gördüm taşı gediğine oturtmuş sustum zati:))ben bilmem beyim bilir diyorsun:))

 

wibiya widget