kilit

   Biz şimdi Türkiye'de yaşıyoruz ya, illa diğer geleneksel Türk aileleri gibi olmalıyız. Yani demek istemem şu ki; bir çok ailede gözlemlediğim kadarıyla anne-erkek çocuk, baba-kız çocuk yakınlaşması bizde de bi nebze var. Ablamla ailemin sürekli sorunlu araları ama buna rağmen benim sessiz yaklaşımım neticesinde ilk kısım gayet uygun görünse de ikinci kısım pek yerini bul(a)madı. Ama bu durum babanın erkek çocuğu çok büyük ihtimalle kendisine rakip olarak görmesi halini ortadan kaldırmıyor.

   Kendi yapmadıklarını dahi ona yaptırtma, arkadaşlarla birlikte vakit geçirme isteği karşısında laf sokmaca, kendi yaptığı hataları yüz bin milyon kere söyleyerek onları yapmaktan -ki en iyi öğrenme şeklinin hata yaparak öğrenme olduğunu gözardı ederek- kaçındırmaya çalışma ve bunu makul seviyede yapmama, karşısındaki kişinin birey olduğunu bir türlü kabullenmeme, daha dünkü b.k muamelesi yapma, kısacası kendisi genç olmamış gibi davranma...
 
   Şimdi bayram geçti gitti ama bu bayram sağolsun babamın heyheyleri üzerindeydi. Ondan dolayı da pek benim için içaçıcı değildi açıkçası. Gelirler ona arasıra böyle iyi saatte olsunlar, o zaman eser gürler; saman alevi gibi geçer gider. Karşısındaki kırılırmış, üzülürmüş hiç bakmaz. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya çalışır. İşte tam o zamanda bana gelirler. Bir şey demesem de konuşmam ya da surat yaparım haklı olarak.

  Köye gidiyoruz, akraba, eş, dost ziyareti için. Köyün yolu da çok fazla bozuk, yokuş, virajlı fakat tenha olduğu için öğrenme maksatlı ben kullanıyorum. Tabi öyle fazla teknik,mekanik ve elektronik şeylerle aramın berbat olmasını gözönüne alırsak bu iş de pek de iyi olduğumu söyleyemeyeceğim. Elimden gelse; araba kullanmayı hiç öğrenmesem daha iyi. Sıkıntılı geliyor bana bazılarının çok zevkli bulmasının aksine. İşte köy yolunda üçüncü vitesten daha yukarıya çıkamıyorsunuz. Ama ben üçe takacağım diyerek beşe takıp da arabanın g.tünü başını dağıtınca bu başladı söylenmeye. Bir dedi iki dedi üç dedi.Susmak bilmiyor. köye varıncaya dek söylendi. Artık sabrımın neredeyse sınırına gelmişti ve ben de başlarım senin de arabanın da tekerinin de diyecekken köye vardık. 

  Ama bu bana çok dokundu. Birincisi, bayram gününde ne olursa olsun bu şekilde yapması hiç hoş olmadı; ikincisi kendisi vakti zamanında kaza bile yapmış; köyde traktörü uçuruma kaçırmışken kendi hatalarını ne çabuk unutmuş olduğuydu. Kimse anasının karnından bi dünya yetenekle doğmuyor. Ne yapayım yani bu konuda gerçekten yeteneksizim. Elimden gelenin en iyisi bu! Bi taraftan saygı duyma zorunluluğu hissediyorum ve herhangi bi saygısızlığım da olmamıştır, her zaman alttan alan susan taraf ben olmuşumdur ama yani sonuçta benim de bi nefsim var. Çok zorladı bu sefer beni.

  Bu durumda ben de kendimce bir karar aldım. Bundan sonra memlekete gittiğimde mümkün olduğunca az kalacağım.  Birşeyleri bahane edip hemen kaçacağım ordan. Tamam ailemi seviyorum, memleketim çok güzel, ölüyorum bitiyorum falan filan ama babamın bu tavırları da beni çok geriyor. Bir haftadan sonra artık papaz oluyoruz. 

  Bu duruma en çok annem üzülecek belki ama napayım? Başka da yol yok. Birbirimize kilit gibi girmektense herkes için en iyi çözüm yolu bu gibi duruyor.

  Bir de ben böyle liseden önce iki kelamı bi araya getirmeyen, çok aşırı sessiz kendi içinde konuşana ama dışarı açılmayan bi tiptim. Lise ve üniversite bozdu beni:) değiştim. Epey bir sosyalleştim, İnsanlara karşı açıldım. Bundan pişmanda değilim ya da değildim bu olaya kadar. Ama bu seferki bu olay aklımda soru işaretlerine neden oldu. Acaba hata mı yapıyorum bu şekilde davranarak. Sanırım kendime saklamaya başlasam daha iyi olacak gibi düşünceler peyda oldu. Hiç de yabana atılmayacak derinlikte hem de...

10 yorum:

dobra olacaksın bu dünyada, ben ailemle öyle çözdüm sorunlarımı. lise dönemimde çok sıkıntı yaşadım ama kendimi ispat ettikten sonra kimsenin lafının altında kalmadım. gerektiğinde babamada cevabını verdim anneme de. ufak tefek mevzuları sümen altı ettim ama kişiliğime laf söylettirmiyorum artık. madden onlara bağlılığın kalmayınca sorunlarını çözmek daha kolay oluyor. üniversite hayatımda normalde ihtiyacım olmamasına rağmen çalıştım, kimse beni ezemesin diye güçlendim. şimdi madden de ruhen de rahatım bir çok konuda. sadece onların benden beklediği ve sürekli dillendirdiği evlilik konusunda sorun yaşıyoruz ama onu çözmenin yolunu daha bulamadım. bulursam emin ol seninle paylaşacağım.

 

haklısın sena aslında biraz ekonomik özgürlükten geçiyor herşey.ama işte maalesef her zaman mümkün de olmuyor.az kaldı epey nerdeyse bitmek üzere okul ve bi sınav kaldı olursa bitecek artık herşey.

valla ne mutlu olurum paylaştığın takdirde.

 

Özlemişim olum seni ya,valla bak. Şöyle doya doya yazdığını okumayalı baya olmuş nihayetide.

Araba sürmek aynı zamanda öğrenmek sabır gerektiriyor. Aynı okulda ki hocalar gibi dersi sevdirende nefret ettirende onlar olduğundan, arabada da aynı şey geçerli. Negatif insanlarla arabaya binme bu baban bile olsa, benden sana tavsiye.

Aldığın kararı ben seneler önce keşfettim. Bende bir anne faktörü var. Özelsem dahi senelerce görmememe sebebiyet vericek şekilde can sıkıcıdır. E artık kaç yaşındasın, doğanın gereği bu.

Ama sakın ha içinde birikmesindense söylemeni kesinlikle yeğlerim. Sonuçta biraz bencil olmak lazım, karşı taraf nediyor diye durmadan düşününce kendine ne faydan oluyor?

ohh bizim buluşmamız lazım. Bahara bir istanbul yolu göründü bana :P Senin geleceğin yok buralara...

 

Babalar ve anneler çocuklarını herşeyden çok severken, nasıl da üzerler, hiç farkına varmadan. Dilerim, seni anlar gerçekten ve sen onların yanında daha çok vakit geçirmek istersin.

 

Senin insanlarla sosyalleşmen, kendini onlara daha iyi ifade edebilmen, içine kapanık halinden çıkman hiç de kötü bir şey değil ve sakın kötü bir şey yapmışsın diye de düşünme!

Sen kendin için en doğru kararları alabilecek bir yaştasın bad-ı saba ama yukarıda saydıklarım konusunda hiç de kötü bir şey yapmadın, fakat ailen konusundaki en doğru ve isabetli kararı sen alabilirsin. Onları tanıyan sensin.

Kaldı ki aileler ile çocukları arasında her zaman bir uyumsuzluk olur. Sanırım bizler, yani ailelerinden farklı şehirlerde yaşamaya başlayıp da üniversiteye gidenler kendi ayakları üzerinde durmaya başlayıp da onlardan ayrı bri hayat kurduğumuz için ve yalnızlıkla ile özgürlüğe de alışmaya başlayınca onlarla uzun süre beraber yapamıyoruz.

Ben de ailemleyken ilk bir hafta her şey güzel ama sonrasında sıkılmaya başlıyorum. Sanki bir hafta süre tam idealmiş gibi geliyor. Hatta 4. ya da 5. günden sonra yavaş yavaş Ankara'ya özlem başlıyor ve bu giderek artıyor.

Benim tahminim bizim yalnız yaşamaya ve özgürlüğe alışmamızdan dolayı bu böyle oluyor :)

Sıkma sen canını ;)

 

@KK:sana gereken cevabı verdiğimi düşünüyorum:))

@Aslı:Doğru diyorsun.Annemle her zaman severim vakit geçirmeyi de işte babmla sıkıntı oluyor daha çok.

@The summerson:Genel bi sorun sanırım bu her ailede az çok var olan bişey.çocuklar üni'den sonra yavaş yavaş aileleriyle vakit geçirmekten korkar oluyorlar.

 

Sanırım aileler de çocuklarının artık onlardan ayrı, bağımsız bir hayat kurabileceklerini kendilerini zor alıştırıyorlar. Sürekli bizleri yanlarında istiyorlar gibi. Bizleri kendilerinden tamamen ayrı ve bağımsız bir birey olarak düşünmekte zorlanıyorlar sanki...

 

bizikiler Kur'an'dan bi ayeti buzdolabının üstüne yağıştırmışlar, anne babaya öf bile demeyiniz diye.. ama olmuyo işte. keşke bi ayette de şöyle deseymiş diye düşünmekten alamıyorum kendimi, çocuğa öf dedirtmeyiniz :)

ah bu anneler
ah bu babalar.
yine de başımızdan eksik olmasınlar.

 

bizikiler Kur'an'dan bi ayeti buzdolabının üstüne yağıştırmışlar, anne babaya öf bile demeyiniz diye.. ama olmuyo işte. keşke bi ayette de şöyle deseymiş diye düşünmekten alamıyorum kendimi, çocuğa öf dedirtmeyiniz :)

ah bu anneler
ah bu babalar.
yine de başımızdan eksik olmasınlar.

 

@Kybele: ne de haklı demişsin.
ama işte söz kılıç, mecburen susuyoruz.

 

wibiya widget