ah delişmen gönül

     Ah delişmen gönül! Yandın gene bir eli sopalıya, acımasız-vefasıza. 
Ama ama ne kadar uğraşsam da melankolik yazı yazmamaya, gün içerisindeki bir kare beni depresyona sürüklüyor napayım yahu! Zuhuratbaba adliyesinde idim bugün.(o nasıl bi isimdir yahu? Tamam önemli tarihi bir kişilik filandır da benim öyle ismim olsa dolaşmam ortalıkta yani o derece:))
İşimi bitirmişim. Bir arkadaşımla denk  geldik. Koridorda onu bekliyorum. Hava güzel, hayat güzel,kafam güzel(sarhoş değilim tabi o manaya çekmeyin hemen), kuşlar-çiçekler-böcekler filan derken aha "O" çıktı. Beynimden vurulmuşa döndüm. Dondum kaldım böyle bir iki saniye. Alamıyorum gözlerimi. Elimde değil. "O" diyorum zira ismini bilmeyi bırak cismini bile ilk defa görüyorum. Dedim bu insan olmamalı adeta cennetten düşmüş bir gılman olsa gerek. İmkanı yok başka ihtimal imkansız.

     Ben öyle ağzı açık ayran delisi gibi, ağzımın suyu akmış bakarken titredim kendime geldim birden. Hep öyle olur bende. Önce hayranlıktan donakalırım, sonrasında depresyona girerim başımı çevirir içime dönerim. İmkansızı istediğimin farkına varmak mı artık yoksa kesif bir umutsuzluk mu ne dersen de!  "Zaten o senle ilgilenmiyor bile. Seni tanımıyor, tanısa bile senin ona karşı olan hislerini asla bilmeyecek. Bi cesaret kırıntısı bile gösteremeyeceksin. Hadi bi şekilde öğrendi diyelim sen onun kadar yakışıklı değilsin ki, hatta hiç değilsin; davul bile dengi dengine, peşinde koşan binlerce kız olmalı(tamam bu kısmı abarttım:)) Senin gibi sümüklüyü neylesin?... " falan filan diye liste uzayıp gidiyor. 

      Acayip de kıskanırım bu tip birisiyle ne tür birileri flört eder diye. He yani bulsam saçını başını da yolarım yani.Pisleşirim de öyle. Yok be şaka şaka!:) Evet örnek olayda da görüldüğü üzere kendimi yiyip bitirip sonrasında yenecek bişey kalmayınca içime kapanıyorum. Keyfe kedere de diyorum "onu tak bunu tak şu fayton teker misal kafaya bi gün hık deyip gideceğim" diye:))

Gene söyleniyorum kendi kendime ama bu sefer malum şahıs olan "O" ya. Bre hey "O"! Durup dururken günümü zehir eden, karşıma çıkarak bana o kadar sözler söyletip yüreğimi yüreğinden hoplatan vefasız sen misin diye lafı mı esirgemeyeyim diyorum ama olmuyor tabi ki! Kılıcı taşa çalar gibi dudaktan çalıyorum sözümü gerisin geri. "Eyvallah!"  diyorum, kal sağlıcakla. Yoluma gidiyorum sonra... "Sen yerinde sağol ben sana haberin bile olmadan methiyeler düzer, mersiyeler de okurum...."

   

7 yorum:

Güzel bir insan görüp bunca umutsuzluk,içe kapanma yaşadığın için seni tebrik ediyorum, benim melankolik yavrucuğum :)
Ah be bad-ı saba, kendine çok acımasız davranıyorsun gibi geliyor bana. Ne olur yapma.

 

:)sevgili aslı ah ah ben acımasız olmayayım da kim olsun yahu?hiç bir zaman gönül işlerinde iyi olmadım ki
millet gibi öle biri gitsin gelir beşi düşüncesine sahip olmadığımdan mıdır yoksa başka sebebpelr mi vardır yada bu konularda çok mu çekingenim bilemiyorum ki sebebini bi bilsem, zurnanın zırt dediği yeri bi bulsam yapışacam boğazına sen misin o beni bunca zaman boğan diyecem de işte....

 

İşte o acımasızlığı insan en çok kendine yapar ve zarar verir. Bence o aradığın çözüm kendinde, seni yazılarından tanıdığım kadarıyla bu tip durumlarda çekingen ve kendi canına okuyan bir hale giriyorsun. Çık bakiim oradan :))

 

sanırım biraz özgüven eksikliğim var. sadece bu konuda ama diğer konularda o kadar problem yaşamam da iş gönül olunca öle kalakalırım yani:)bunu da sanırım aşmam ancak ve ancak tek bi yolla aşabilirim...

 

ne biçim bi cümle kurmuşum yahu?tek bi yolla mümkün şeklinde düzeltiyorum son cümlemi:)

 

yolu da buldun artık ışığa doğru gidersin sen :)) Hala Polyanna ile beraberim, kahve içiyoruz el ele :)

 

eh bu yol bi yere varmıyor ama be aslı?:)Afiyet olsun iç iç...bırakma kolay kolay sen onu:)

 

wibiya widget