Şems ve Kerra


     Konya,22 Ekim 1245
     Bir Allah bilir ne konuştuklarını.geçen gün helva ikram etmek için yanlarına gittiğimde öyle ateşli konuşuyorlardı ki beni fark etmediler bile.ben ortalıktayken Şems genellikle birşey söylemez,varlığım onu mutlak suskunlağa itermiş gibi.ister muhteşem bir ziyafet hazırkayayım,ister kuru ekmek ikram edeyim,hep aynı ifadeyle teşekkür eder.zaten hep az yer,dişinin kovuğunu dolduracak kadar.ama gel gör ki bu sefer tabaktaki helvanın tadına bakmasıyla gözlerinin parlaması bir oldu.
   "Helva ne kadar lezzetliymiş Kerra,ellerine sağlık.nasıl pişirdin?" dedi Şems.
    O an bana ne oldu bilmiyorum.iltifatına sevineceğim yerde hiddetlendim."ne demeye soruyorsun?anlatsam bile aynısını yapamazsın ki!"
    Şems dediklerime hak vermiş gibi hafifçe başını salladı.birşey söylemesini hatta terslemesini bekledim ama yapmadı,öylece durdu.
Bir süre sonra odadan çıktım ve onları başbaşa bıraktım.doğrusu bu hadiseyi tamamen unutmuştum.ama bu sabah öyle birşey oldu ki herşeyi yeni baştan hatırladım.

       Ocak başında yayıkta yağ yapıyordum ki avludan garip sesler duydum.dışarı koşunca tuhaf bir manzaraya şahit oldum.her yanda kitaplar vardı;kuleler halinde üstüste dizilmiş,ha devrildi ha devrilecek, yüzlerce kitap ve el yazması saçılmıştı ortalığa,bir o kadarı da şadırvana atılmıştı.mürekkepleri çözüldüğünden şadırvandaki su maviye çalmaya başlamıştı.
      Şems gözlerimin önündeki kitap yığınından bir kitap çekti.şöyle bir karıştırdı ve pat diye suya attı.baktım Divanü'l Mutannabi.kitap su yüzüne çıkar çıkmaz bir başkasına uzandı.bu kez sırada Feridüddin Attar'ın Esrarnamesi vardı.
      Dehşete düşmüştüm.kocamın en sevdiği kitapları tek tek mahvediyordu.sırada Rumi'nin babasıdan kalma Kamusul-A'lam'ı vardı.Rumi'nin babasına hayranlığı, bu eski el yazmasına olan düşkünlüğünü bildiğimden hemen dönüp kocama baktım.
ne var ki Rumi yana çekilmiş kıpırtısız duruyordu.beti benzi atmış olsa da,elleri titrese de ses çıkarmıyordu.aklım almadı.vaktiyle sırf kitaplarının tozunu aldım diye beni azarlayan adam gitmiş,onun yerine, tüm kütüphanesini mahveden deliyi kenardan izleyen biri gelmişti.ağzını açıp tek kelime etmiyordu!hiç adil değildi.madem Rumi karışmayacaktı bu işe,ben karışacaktım.

     "Ne yapıyorsun?"diye bağırdım Şems'e."bu kitaplar son derece kıymetlidirne diye onları suya atarsın?sen aklını mı yitirdin?"
Şems bana yanıt vermedi,başını Rumi'ye çevirdi."Sen de mi böyle düşünürsün?" diye sordu.Rumş dudaklarını büzdü,belli belirsiz gülümsedi ama susmaya devam etti.

     "Neden bir şey yapmıyorsun?"diye bağırdım kocama.Rumi bunun üzerine yanıma varıp sıkı sıkıya elimi tuttu.
   "Sakin ol Kerra,lütfen.Şems'e itimadım tam.böyle davranmasının elbette bir sebebi vardır."
Şems omzunun üstünden bana şöyle bir baktı.rahattı,belli ki kendine inancı tamdı.cübbesinin yenini sıvadı,kollarını suya daldırdı ve başladı tek tek şadırvandaki kitapları çıkarmaya.hayretten küçük dilimi yuttum,zira sudan çektiği her kitap kupkuruydu.
    "Sihir mi bu kara büyü mü?nasıl yaptın?" diye sordum.işte o zaman Şems gayet sakin bana baktı ve şöyle dedi:"Ne demeye soruyorsun?anlatsam bile aynısını yapamazsın ki!"
     Öfkeden zangır zanfır titreyerek onları avluda bıraktım,koşa koşa mutfağa döndüm.artık tek sığınağımdı mutfak.ve orada onlarca tencere,tava,yığınla ot ve baharat ortasında yere çöküp ağladım,ağladım.
Bugün güzel bir alıntı yapayım da söz üstatlarından Şems konuşsun dedim.

NOT:Kerra:Mevlana'nın ilk hanımı öldüğü için evlendiği ikinci eşi imiş.
(Elif Şafak "Aşk" syf:252,253,254)

3 yorum:

Sevdim. İsimler de hoşum'gitti. =)

 

''Aşk''
oradan değil mi ?
Bu sayfalar beni de etkilemişti

 

@G.T.A. sevdiğine sevindim.(bu arada kısaltınca oyun ismi oldu yahu:))

@Bucera:ta kendisi.bu kitabı ne zaman elime alıp okumaya başlasam acayip etkileniyorum nedendir bilmiyorum.belki başkaları o kadar da abartılacak bi kitap değil diyebilir ama bana kesinlikle çok farklı bi bakış açısı kazandırdı.

 

wibiya widget