tıkandı baba

       Sultanlar devrinin son demlerinde;padişah olan Sultan Mahmud, tebdil-i kıyafet yaparak gezdiği sıralardan birinde Tıkandı Baba diye birinden bahsederlerken duymuş.kimdir neyin nesidir derken Tıkandı Baba'yı bulur ve durumu sorar.Baba der ki: "bir gün bir rüya gördüm.bir çeşme var akıyorken sordum bu ne çeşmesidir? dediler ki 'nasip çeşmesidir.seninki de işte bu!'
benimkisi daha az akıyordu,bir çomakla çeşmenin ağzını genişleteyim derken çomak kırıldı ve içinde kalarak damlaya dönmesine neden oldu biraz daha uğraşınca tamamen su kesildi.oradan geçen biri 'tıkandı, baba  uğraşma hiç!' dedi.o gün bugündür neye el atsam durur,diktiğim ağaç kurur.herkes de beni böyle bulur"

   Bunun üzerine Sultan Mahmud adamın haline acımış.emir vermiş yaverlerine, hergün bu adama her kesme altında birer altın bulunan baklava tepsisi götürmelerini emretmiş.yaverler götürmüşler.tıkandı baba evine götürürken tatlıyı,bunu satıp da evin ihtiyaçlarını karşılamayı düşünmüş.adamın birine satmış.adam altınları görünce her akşam aynı yerde tıkandı babadan baklava tepsisini satın almış.sultan babanın durumunu incelemek için gittiğinde babanın durumunda hiç değişiklik olmadığını görünce baba'yı hazine odasına götürmüş."Al!" demiş küreği "ne kadarını alırsan senindir." tıkandı baba daldırmış küreği, o heyecanla farketmemiş ters olduğunu.çıkarmış bir bakmış ki küreğin ucunda düştü düşecek bir altın.sultan burda da adamın nasibi olmadığını anlayınca askerlerine bu adamı en değerli arazilerin olduğu yere götürmelerini emretmiş.
sultanla birlikte adamlar tıkandı babayı götürmüşler.sultan demiş :

-Şurdan bir taş al.atabildiğin kadar uzağa at.düştüğü yere kadar olan tüm yerler senin olacak.
   Baba bu yamuk bu eğri,armudun sapı,üzümün çöpü derken en sonunda kocamanca bir kayayı almış.tam kaldırmış atacakken taş başına düşmüş ve baba oracıkta can vermiş.bunu üzerine sultan meşhur sözünü etmiş:


“VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT!”

şu sıralar ben de tam bu noktadayım işte.okulu altıncı seneye uzatmış olmanın sıkıntısı buna en büyük etken.aileme bu durumu açıklamak,benden beklentileri,benimse onların yüzünü bu konuda kara çıkarmış olmam,gelecek kaygısı vs vs...

       Arkadaşım mesaj atmış   "dost sessize almışsın kendini.herşey yolundadır inşallah" demiş.
"Öle ya napalım yahu..suskunluğumda gizlidir en büyük çığlıklarım diye edebiyat yapayım.:)zor günler var önümde ondandır belki.." diye cevap attım.

"Mücadele gücünü kaybetme" demiş.Dedim ki: "yapabileceğim bişey kalmadı velhasıl ne kadar çabalasam da işte tam bu noktada tıkandı kaldı.." sorunu çözmek ya da söz söylemek için  bir sultan gerekiyor herhalde:))

5 yorum:

Hani senin için bir benzetme yapmıştım, kitap diye. Hatırlarsın. Sen dalga geçtiğimi sanmıştın. Aksine şu yazıyı okuyunca, böyle bir hikayeden kendini çıkarabilmek, böyle bir karakterle kendini bir tutabilmek o kadar önemli ki.

Hani bir çok filmde esas feslesefenin özüne dönmek olduğunu, tüm her şeyin anahtarının kendinde bitttiğini söylerler ya. İşte öyle...

Gayyor bize o kadar iyi aşıladık ki bunu, "yüreğine çok iyi bak". Gerçekten de her şey bittiğinde geriye bir tek "sen" kalıyorsun...

Sevgiyle...

 

sıkıntı,meşakkat,darlık,yokluk ve yoksunluk çekmeyenlerden hazmetmem oldum olası.nedense onları ham sayarım.işleri tıkırında,tuzu kuru,başarılı ve her şeyi rast gidenlerin nasipsiz olduğuna inanırım.ızdırabın acı tadından,yakıcı burkucu etkisinden duyulan şey,ferah fahur yaşamanın rehavetinden daha değerli ve daha insanidir vesselam...

 

doğru söz üzerine ne denir engin deniz!!

 

biz bunu edebiyat dersinde okumuştuk (=

 

heheh meşhur bir hikaye:))ama ilginç aynı zamanda..

 

wibiya widget