ateş

 
    Çok uzun zaman önce dip komşumuzun evi yanmıştı.ben de daha çocuğum o zamanlar,küçücüğüm.benim yaşımda bir arkadaş edinmiştim onlar oraya taşındığında.daha yeni de satın almışlardı evi.öyle zengin kimseler olmadıkları için borç-dert başlarını sokacak bir evleri olsun istemişlerdi her insan gibi.
ama evi alalı daha henüz 6, belki 7 ay olmuştu ki tüm o umutları söndüren bir ateş parlayıvermişti.nereden çıkmıştı,nasıl o kadar hızlı yayılmıştı kimse anlayamamıştı.evde otururken A. teyzenin çığlıklarıyla irkildik:
      -Koşun komşular, yetişin.evim yanıyor,ciğerim yanıyor diye bağırıyordu."Yok mu kimsede itfaiyenin numarası" diye can havliyle o kapıdan bu kapıya koşuşturmaktayken bizimkini de çaldı.babam zaten farkettiğinde yangını,hemen çevirmişti numarayı.ama ev eski yapı olduğu,çatıdaki kalaslar hem kuru hem de çırağılı olduğu için çoktan cayır cayır yanmaya başlamıştı. arkadaşımın ve ablasının çığlıklarını kim duymak isteyebilirdi ki? babası soğukkanlılıkla başlarda söndürmeye çalışmıştı ama yangın çoktan gem'i azıya almış deli dalgalar gibi rüzgarın da etkisiyle bir oraya bir buraya saldırıyordu.o nasıl bir geceydi,empati yapmaya çalıştığımı hatırlıyorum.itfaiyenin iç yakan sireni duyulmuştu ama geriye pek de kurtarılacak birşey kalmamıştı.ev zaten tamamen küle dönmüştü.

     Bir akrabalarına gitmişler,sonradan öğrendik.sabah köydeki akrabalarına haber vermişler.erkenden geldiler yanıp,kuru bir ağaç gibi çırılçıplak kalakalmış evlerine.ben de izliyorum bütün olan ve olacakları.bütün aile neredeyse uykusuz bir geceden sonra yarı ölü bir vaziyette gelmişler.baba hala dik ve hala mağrur; bir direk gibi her şeyi göğüslemiş.ona hayranlıkla bakalmıştım.böyle bir olay karşısındaki göstermiş olduğu metanet gerçekten takdire şayandı doğrusu..

    Arkadaşıma neler oldu dün akşam diye sormaya cesaret edebilmiştim."Valla bilmiyorum evde oturuyorduk.rüzgar çoktu biliyorsun. rüzgar sesine benzer bir uğultu duyup dışarı baktık ki bizim evin çatısı tutuşmuş.biraz söndürmeye çalıştıysak da faydası olmadı."dedi."sonrasında ise herşey bir sis ve bulanık bir hikaye benim için"
       Anneannesi geldi.epey de osmanlı kadını gibi görünen bu kocaman çınar gibi kadın arkadaşımı  yani torununu öyle bir şefkatle bağrına bastı ve sımsıkı bir biçimde sardı ki herkes bu manzara karşısında ağlamamak için zor tuttu kendini.
incecik bir ses duyuldu:
   -Ahhhhhh oğlum ahhhh!size ne oldu böyle?kendinize birşey olmadı ya şükür diyordu yaşını almış bu kadın ve incecikten yaşlar döküyordu evlatlarının,ciğerparelerinin bu haline.ne hazin bir sahneydi Allah'ım...

      En çok üzüldükleri olay ise evlerinde besledikleri bir muhabbet kuşları varmış,onu kurtaramamışlar o telaş içerisinde.o küçücük dilsiz ve biçare hayvan azgın alevler içerisinde kalmış.arkadaşım annesine "anne içeri girip alayım mı?"diye sorduğunu hatırlıyor.annesi tabi ki "olmaz oğlum,alevler çok büyüdü"demiş.sonrasında ise annesi sinir krizi geçirmiş.ertesi günü kuşun yanık cesedini birlikte bulduk.zavallı hayvan kömür kesilmiş.öyle bir durum karşısında metanet ne kadar büyük bir erdemmiş anlamış oldum.kendilerinde birşey olmadığı için binlerce kez şükrettiler.giyecek ve kullanacak hiçbir şeyleri kalmamış olmasına ve üstlerindeki pijamalarla kalakalmış olmalarına rağmen yine de şükredebilmek...başka komşulara zarar vermedikleri için de mutluydular."ya komşulardan herhangi birisinin evine de birşey olsaydı ne yapardık o zaman?sadece kendi malımıza geldi.varsın o olsun;canımızda birşey yok ya"  diyorlardı.

      Sonrasında onları zorlu bir süreç bekliyordu.evin kalıntılarını temizleyip yanık duvarlarını yıktılar.köylerinden bir inşaat ustası buldular.çünkü usta hem işe erken başlayıp geç bırakacak hem de para konusunda onları sıkıştırmayacaktı.başka işçi tutacak paraları bile olmadığı için babası dükkanı arkadaşıma bırakıyor,annesi ve kendisi işçilik yapıyordu.arkadaşımın yaşı da henüz büyük olmadığından o dükkanı idare edemiyor;dükkan ile ev yakın olduğu için babasına iş geldiğinde haber veriyordu.ablası ise yemek pişiriyor,çay demliyor, evin işlerini görüyordu.melek yüzlü A.teyze hep kocasının yanında yer alıyor bir gün bile "öfff yeter artık bıktım bey" demiyordu.katlanılması en büyük felaketlere göğüs geriyor ve şafağın yakın olduğunu biliyor gibi görünüyordu.arkadaşım ise çoğu zaman dükkanda durmaktan dert yanıyordu.ben de onu dinliyordum birşey demiyordum gerçi o zamanlar.ama seneler geçtikçe durumu anlayacağını biliyordum.

       Ve seneler çabuk akıp geçti.onlar bütün bu sıkıntıları atlattılar,sıfırdan başlayıp yeni bir yuva kurdular kendilerine.
şimdi bu sıkıntıların hamur gibi yoğurduğu aileye bakıp imreniyorum.çünkü bu felaket ve daha nicelerini kayalara çarpan deli dalgalar gibi karşılamışlar;bu durum onların aralarındaki bağı ve sevgiyi kırmak yerine daha da perçinlemişti.şimdi durumları tanrıya şükür iyi.ve ben hala o arkadaşa sahip olduğum için kendimi mutlu sayıyorum.

     Tanrıya dua ediyorum ki bana da her zaman bu şekilde destek olup kara günde de yanımda olabilecek kimselerle birlikte yaşamımı sürdürmeyi nasip etsin.ama böyle bireyler bulmak sanırım artık samanlıkta iğne bulabilmekten bile zor görünüyor. 

3 yorum:

Sen hiç merak etme. Umarım büyük dertler vermez Allah sana ama senin yanında da hep destek olacak gerçek dostların olacaktır.

 

Neredese 4 gündür netten uzaktım. Yeni geldim sayılrı evime. Her ne kadar şu anda iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz olsamda, şunu eklemek istiyorum:
Sen istediğin sürece sevdiğin insanlar çevrende olacakır. Öyle anlar olur ki, yanında olmasalar da yalnız hissettiğin anda sevgilerinin seni sardığını hissedersin. Yeterki buna inan...

Sevgiyle

 

inşallah aslıcım inşallah..

hoşgeldin katrancım.öyle kişiler de zor işte..genelde insanlar zor zamanında yanında olmuyor olanlar gerçek dostların oluyor işte..umarım böyle insanlara sahibimdir..

 

wibiya widget